Sorularınız ve görüşme talebi için şimdi randevu alın Ofisimiz 09:30 - 18:00 arasında hizmet vermektedir.
MENU
Bayilik ve Distribütörlük Sözleşmelerinde Hukuki Riskler: Türk Ticaret Kanunu Çerçevesinde Kapsamlı Değerlendirme
21 Eylül 2025
SÖZLEŞMELER HUKUKU

Bayilik ve Distribütörlük Sözleşmelerinde Hukuki Riskler: Türk Ticaret Kanunu Çerçevesinde Kapsamlı Değerlendirme

Bayilik ve distribütörlük sözleşmeleri, ulusal ve uluslararası ticarette en çok tercih edilen sözleşme türlerinden biridir. Türk hukukunda açıkça düzenlenmemiş olsalar da sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde geçerli sayılmakta ve uygulamada geniş yer bulmaktadırlar. Bu sözleşmeler, üretici ile dağıtıcı arasındaki iş ilişkisini belirlemekle birlikte; rekabet hukuku, ticaret hukuku ve borçlar hukuku açısından çok yönlü riskler barındırmaktadır. Makale kapsamında bayilik ve distribütörlük sözleşmelerinin özellikleri, hukuki dayanakları, tarafların hak ve yükümlülükleri, doğabilecek uyuşmazlıklar, Yargıtay kararları ışığında uygulamadaki yansımaları ve avukatla çalışmanın önemi detaylı biçimde ele alınacaktır.

1. Giriş

Bayilik ve distribütörlük sözleşmeleri, özellikle mal ve hizmetlerin geniş kitlelere ulaştırılmasında stratejik öneme sahiptir. Günümüzde birçok uluslararası marka, Türkiye pazarına girişte distribütörlük veya bayilik yöntemini tercih etmektedir. Ancak bu sözleşmelerin belirsiz hazırlanması veya tarafların menfaatlerini yeterince korumaması ciddi hukuki sorunlara yol açmaktadır. Özellikle tek satıcılık, münhasırlık, fiyat belirleme ve stok zorunlulukları gibi düzenlemeler, hem taraflar arası uyuşmazlıklara hem de rekabet hukuku ihlallerine neden olabilmektedir.

2. Hukuki Dayanak

Bayilik ve distribütörlük sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanunu’nun 26. maddesinde düzenlenen sözleşme serbestisi ilkesi kapsamında geçerlidir. Bu sözleşmelerin doğrudan kanuni bir düzenlemesi olmamakla birlikte, Türk Ticaret Kanunu’nun acentelik, ticari temsilcilik, haksız rekabet ve ticari işletme hükümleri dolaylı olarak uygulanmaktadır. Ayrıca Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, özellikle münhasırlık, yeniden satış fiyatının belirlenmesi ve bölge sınırlamaları konularında bağlayıcı hükümler getirmektedir.

3. Bayilik ve Distribütörlük Sözleşmelerinin Özellikleri

Bayilik sözleşmeleri, genellikle üretici firmanın ürünlerini belirli bir bölge veya mağaza aracılığıyla satma yetkisini düzenler. Distribütörlük sözleşmeleri ise çoğunlukla daha geniş bir kapsam taşır; distribütör, ürünleri kendi adına ve hesabına alıp satar. Tarafların yükümlülükleri arasında ürün tedariki, reklam ve tanıtım faaliyetleri, satış sonrası hizmetlerin sağlanması, garanti yükümlülükleri ve ödeme yükümlülükleri yer alır.

4. Başlıca Hukuki Riskler

Bayilik ve distribütörlük sözleşmelerinde öne çıkan hukuki riskler şunlardır:

• Belirsiz hükümlerin varlığı: Sözleşmenin kapsamı ve taraf yükümlülükleri net şekilde düzenlenmezse, taraflar arasında uyuşmazlıklar kaçınılmazdır.
• Rekabet hukuku riskleri: Münhasırlık, fiyat belirleme ve bölgesel sınırlamalar, Rekabet Kurumu tarafından ihlal olarak değerlendirilebilir.
• Fesih şartlarının belirsizliği: Belirsiz süreli sözleşmelerin feshi, kötü niyet iddialarına ve yüksek tazminat taleplerine yol açabilir.
• Ticari sırların korunmaması: Bayi veya distribütör, üreticinin ticari sırlarını üçüncü kişilerle paylaşarak ciddi zararlara sebep olabilir.
• Markanın yanlış kullanımı: Bayinin marka değerini zedeleyecek davranışlarda bulunması, üretici açısından telafisi zor zararlara yol açar.
• Yetki ve uyuşmazlık çözüm yollarının düzenlenmemesi: Tahkim, arabuluculuk veya yetkili mahkeme konularında hüküm bulunmaması halinde uzun ve maliyetli davalar gündeme gelir.

5. Uygulamada Ortaya Çıkan Uyuşmazlıklar

Bayilik ve distribütörlük sözleşmelerinde en sık karşılaşılan uyuşmazlıklar arasında fesih sonrası tazminat talepleri, rekabet yasağının ihlali, markanın izinsiz kullanımı ve stok yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi yer almaktadır. Yargıtay uygulamalarında, bu tür sözleşmeler çoğunlukla 'sui generis' kabul edilmekte ve somut olayın özelliklerine göre hüküm kurulmaktadır.

6. Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirme

Yargıtay kararlarında, bayilik ve distribütörlük sözleşmeleri için şu ilkeler öne çıkmaktadır:

• Sözleşmede fesih şartlarının düzenlenmemiş olması halinde, dürüstlük kuralı çerçevesinde makul fesih süresi tanınmalıdır.
• Münhasırlık hükümleri, rekabet hukuku ihlali teşkil etmediği sürece geçerlidir.
• Bayinin markayı izinsiz kullanması veya haksız rekabet yaratacak davranışlarda bulunması halinde, üretici tazminat talep edebilir.
• Haksız fesih durumunda, bayinin yaptığı yatırımlar ve kayıplar dikkate alınarak tazminata hükmedilmektedir.

7. Avukatla Çalışmanın Önemi

Bayilik ve distribütörlük sözleşmeleri hazırlanırken profesyonel hukuki destek almak, risklerin öngörülmesi ve önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir. Avukatlar, sözleşmenin tarafların menfaatlerini dengeli şekilde koruyacak hükümlerle hazırlanmasını sağlar. Rekabet hukuku ihlallerinin önüne geçmek, fesih sonrası doğacak uyuşmazlıkları en aza indirmek ve tazminat risklerini azaltmak için hukuki danışmanlık gereklidir. Ayrıca uluslararası distribütörlük sözleşmelerinde, yabancı hukuk sistemleri ve uluslararası tahkim şartları da dikkate alınmalıdır.

8. Sonuç

Bayilik ve distribütörlük sözleşmeleri, modern ticaretin en önemli sözleşme türlerinden biridir. Ancak bu sözleşmelerdeki belirsizlikler, taraflar açısından ciddi hukuki ve mali riskler doğurabilir. Yargıtay kararları da göstermektedir ki, sözleşmelerin açık ve ayrıntılı düzenlenmemesi halinde taraflar uzun süren uyuşmazlıklarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu nedenle, bayilik veya distribütörlük ilişkisine giren tarafların mutlaka uzman bir avukattan destek almaları, hem ticari başarı hem de hukuki güvenlik açısından vazgeçilmezdir.

“Bu içerik yalnızca genel bilgilendirme amacı taşımaktadır; somut olaylarınıza ilişkin hukuki değerlendirme için mutlaka avukatınıza danışınız.” 

Randevu Formu

Hukuksal sorunlarınız ve hizmetlerimiz ile ilgili detaylı bilgi için randevu formu üzerinden randevu kaydı oluşturabilirsiniz.